Cumhuriyet’in Kuruluşundan Günümüze Eğitimde Kademeler Arası Geçiş ve Yeni Modeller
Yirmi birinci yüzyılda Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında Türkiye’nin, genç ve dinamik bir nüfusa sahip olması sebebiyle önemli bir avantajının olduğu söylenebilir. Ancak nitelikli bir eğitim verilmediği sürece genç nüfus tek başına bir anlam ifade etmeyecektir. Bir ülkenin entelektüel düzeyde saygın bilim, kültür, eğitim, siyaset ve sanat insanları uluslararası arenadaki en önemli güçlerindendir. Bu güce sahip olan ülkeler farklı yöntemleri etkili bir biçimde kullanarak hem kendi sorunlarını çözmekte hem de dünya siyasetine yön vererek; bilim, eğitim, sağlık gibi politikalarıyla başka ülkelere model olmaktadırlar. Ne yazık ki Türkiye, son derece stratejik bir coğrafya üzerinde hakim olmasına rağmen, geleceğin nesillerinin yetişmesinde önemli bir paya sahip olan eğitim- öğretim alanında problemlerini henüz yeterli düzeyde çözemediği için dünya siyasetini, ekonomisini ve eğitimini yönlendirebilecek ülkeler arasına girmekte zorlanmaktadır. Bu sebeple, öncelikle eğitim sorununun çözümü için çaba sarf edilmesi gerekmektedir. Eğitim sistemimizin sürekli tartışılan sorunları arasında fakülte veya bölümlere öğrenci alımı, sınavlar, kademeler arası geçişler ve özel dershaneler önemli bir yer tutmaktadır.
Cumhuriyet döneminde 1960’lara kadar ortaöğretimdeki düşük okullaşma oranı nedeniyle mezun sayısı az olduğundan fakülteler sınavsız öğrenci almışlardır. Kontenjanı aşan talep karşısında ise başvuru sırasını dikkate alma, ihtiyaç kadar aday kabul ettikten sonra kayıtları durdurma, fakültede verilen eğitimin niteliğini dikkate alarak liselerin fen ya da edebiyat kolu mezunlarını kabul etme, başvuruları lise bitirme derecesine göre sıralama yöntemleri ile öğrenci alındığı görülmektedir. Ülkemizde, 1960’lı yıllara gelindiğinde sekiz üniversite olduğu, bu üniversitelerin öğrenci alımında kendi giriş sınavlarını düzenledikleri görülmektedir.
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nin (ÖSYM) 1974 yılında kuruluşu ile birlikte sınavlar, yaklaşık 40 yıldır tek merkezden, çoktan seçmeli test usulü ile yapılmaktadır. 1974 yılı verilerine bakıldığında, ülkemizde 13 üniversitede yaklaşık 40 bin kontenjan olmasına karşın, 2013’e gelindiğinde 174 üniversitede yaklaşık 805 bin kontenjana ulaşılmıştır.
Eğitim altyapısına yapılan yatırımlarla, ilköğretimde bazı gelişmeler kaydedilmiş, orta ve yükseköğretim kurumlarında bölüm ve alan çeşitliliği ile yüksek oranda kontenjanlara ulaşılmıştır. Bunun sonucu olarak günümüzde her seviyedeki okullaşma oranı nicel olarak gelişmiş ülkeler düzeyine yaklaşmış bulunmaktadır. Türk eğitim sistemi içerisinde okul öncesi, ilk ve ortaöğretimde yaklaşık 17 milyon öğrenci eğitim görmektedir. Bu büyüklükteki bir öğrenci nüfusunu istihdam eden eğitim sisteminde, kademeler arası geçişin çağın gerekleri ile uyumlu hale getirilmesi, alanlara uygun dağılımın yapılması ve dershane-okul ilişkisinin yeniden gözden geçirilmesi zorunludur.
Mevcut uygulamaların, çoktan seçmeli test sınavına odaklı bir çerçevede yürütüldüğü ve bu anlayışla öğrencilerin ezbere yönlendirildiği hususları her fırsatta eleştirel olarak dile getirilmektedir. Test sınavına dayalı ölçme-değerlendirme ve yönlendirmelerin; öğrenme-öğretme ve bilimsel düşünme süreçleriyle ilgili becerilerin kazanımını olumsuz yönde etkilediği, değerler eğitiminin ihmaline yol açtığı pek çok bilim insanı tarafından ifade edilmektedir. Üniversiteye geçişte uygulanan sınavların yapısı, orta öğretimdeki eğitimi; orta öğretimdeki sınavların yapısı da ilköğretimdeki eğitimi doğrudan etkilemektedir. Ezberciliğin ön plana çıkarıldığı bir eğitim sürecinde, sınavlarda başarılı olmanın yöntemi; soru çıkması muhtemel konuları ezberlemek ve çoktan seçmeli test sorularını başarıyla çözmek şeklinde algılanabilmektedir. Arz talep dengesi için bir araç olan sınavlar, zamanla sistemin tamamını etkisi altına almış ve eğitim sisteminin yegâne amacı haline gelerek, analiz sentez becerisi ile problem çözme odaklı eğitim anlayışının yerine geçmiştir. Bunun sonucu olarak da eğitim-öğretim kurumları; öğrenmeyi öğretme, laboratuvarda öğrenme, etkili öğrenme gibi çağdaş öğrenme modelleri ve süreçleri yerine, ezberleten ve sürekli test çözdüren, son sınıfları da işlevsiz hale getirip sadece diploma veren kurumlara dönüştüğüne dair algı oluşturmuştur. Bu şekilde algılanan eğitim kurumlarıyla yeni neslin, eğitimin amaçlarına ve ülkenin eğitim felsefesine uygun biçimde yetiştirilemeyeceği kaygısı oluşmuştur.
Türkiye’de bir süredir özel dershanelerin varlığı gündelik siyasetin içerisinde sıkça gündeme getirilerek gerekli olup olmadıkları, fırsat eşitsizliğine sebep oldukları ya da tersine fırsat eşitliğini sağladıkları şeklinde tartışmalara konu edilmektedir. Eğitim sistemindeki bozulmalar ve kademeler arası geçişte uygulanan sınavların bir sonucu olarak yıllar içerisinde Türkiye’de özel dershaneler yaygınlaşmış, eğitim sürecinin bir parçası haline gelmiştir. Öğrenciler; bir yandan onları ezbere teşvik eden sınav odaklı dershane sistemi ile yarışa zorlanırken, diğer yandan da onlardan eleştiri yapmasını, sorgulamasını, yaratıcı ve üretici düşünmesini amaçlayan fakat mevcut sınav sistemi içerisinde bu hedefine ulaşamayan okul eğitiminin öznesi haline gelmiştir. Sonuç olarak, Türk eğitim sisteminin amaçladığı kazanımlar ile dershane eğitimi birbiri ile çelişmekte ve ortaya büyük bir sorun çıkmaktadır.
Bu sorunlardan hareketle Başbakanlık Atatürk Araştırma Merkezi ve Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi muasır medeniyet seviyesine erişmiş bir Türkiye amacına dönük olarak sınav sisteminin, özel dershanelerin ve eğitimde yeni modellerin tartışılacağı uluslararası katılımlı bir kongre düzenlenecektir. Bu faaliyetteki temel amaç; kademeler arası ve sınavlı geçişin oluşum nedenlerini, sınav şeklinin öğrenciye, veliye ve okul sistemine etkilerini, özel dershanelerin fırsat eşitliği veya eşitsizliği hususundaki rollerini ülke ve dünya gerçekleri ile birlikte değerlendirerek yeni geçiş modellerini ortaya koymak, karar alıcılara ve kamuoyuna, bu alanda bilimsel bilgi sunmaktır.
BİLDİRİ BAŞLIKLARI
1.Kademeler Arası Geçiş
a) Türkiye’de kademeler arası geçiş
b) Dünya’da kademeler arası geçiş
2.Sınav Sistemi
a) Sınavlı geçişi doğuran sebepler
b) Sınav yöntem ve uygulamalarının eğitim sistemi açısından değerlendirilmesi
c) Kademeler arası geçiş sınavsız mümkün mü?
d) İlköğretimden Ortaöğretime sınavsız geçiş modeli
e) Ortaöğretimden Yükseköğretime sınavsız geçiş modeli
3.Özel Dershaneler
a) Özel dershanelerin ortaya çıkış nedenleri ve gelişimi
b) Özel dershanelerin eğitim sitemindeki yeri
c) Özel dershanelerin sosyo – ekonomik etkileri
d) Özel dershaneler ve fırsat eşitliği