100.Yılında Çanakkale Savaşları Uluslararası Kongresi
100. YILINDA ÇANAKKALE SAVAŞLARI ULUSLARARASI KONGRESİ
21-25 Mayıs 2015 / Çanakkale
Dünya tarihinin kaydettiği en önemli olaylardan biri olan Çanakkale Savaşlarını, yüzüncü yıl dönümünde bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirmek amacıyla 21-25 Mayıs 2015 tarihlerinde “100. Yılında Çanakkale Savaşları Uluslararası Kongresi” düzenlendi. Kongre; Çanakkale Valiliği, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) ve Avustralya Monash Üniversitesi iş birliğinde tertip edildi.
Gerek sonuçları ve gerekse etkileri bakımından hem Türkiye’de hem de dünyanın pek çok ülkesinde hâlâ anılmakta olan Çanakkale Savaşlarının yüzüncü yıl dönümünde düzenlenen kongreye, başta Türkiye olmak üzere Afganistan, Amerika Birleşik Devletleri, Arnavutluk, Avustralya, Azerbaycan, Fransa, Hindistan, İngiltere, İran, İskoçya, Kanada, Polonya, Romanya, Sırbistan, Ukrayna, Yeni Zelanda gibi ülkelerden çok sayıda bilim insanı katıldı.
İçdaş Kongre Merkezi’nde, saygı duruşunun ardından Türk ve Avustralya Marşı’nın okunmasıyla başlayan tören, ÇOMÜ Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyelerinin hazırlayıp sunduğu müzik dinletisiyle devam etti. Açılış konuşmalarının ardından eş zamanlı olarak iki farklı salonda üç gün boyunca süren kongrede, 22 oturumda 83 tebliğ sunuldu. Üçüncü günün sonunda gerçekleştirilen değerlendirme ve kapanış oturumuyla kongre sona erdi. Dördüncü günde katılımcılar tarafından Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı ziyaret edildi.
“Ülkenin Geleceğini İnşa Edecek Nesil Yitip Gitti”
Kongrenin açış konuşmasını yapan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Beyhan, Çanakkale Savaşlarının; 20. yüzyılın, insanoğlunun, insanlık için, dünya için sebep olduğu en büyük felaketlerinden ilki olduğunu söyledi. Çanakkale’nin, Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’nda savaştığı cephelerden en önemlisi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Beyhan, bunun pek çok sebebinin olduğunu açıkladı. Beyhan, yaptığı konuşmada Çanakkale Savaşı’nın önemini vurguladı ve yüzüncü yılın bilimsel etkinliklerle anılıyor olmasından dolayı mutluluk duyduğunu aktardı. Çanakkale ile doğrudan devletin başkentinin hedeflendiğini belirten Beyhan, “Hedefe ulaşıldığı takdirde, Osmanlı Devleti, savaşın ikinci yılında çökertilmiş olacak, devre dışı bırakılacaktı. Bunun içindir ki, burada yapılan savunma savaşı, dünya savaş tarihinin en parlak sayfalarını oluşturur” dedi. Savaşın, dar bir coğrafyada 1 milyon askerin savaştığı cephe olarak da öne çıktığını belirten Prof. Dr. Mehmet Ali Beyhan, “Çanakkale; savaş tarihinin en parlak sayfalarının yazıldığı bir cephedir ve gerçekten dünyada eşi görülmemiştir” ifadesini kullandı. I. Dünya Savaşı başladığında Osmanlı Devleti topraklarının iki buçuk milyon kilometre kareye ulaştığını belirten Beyhan, bu oranın Fransa, İtalya ve Almanya’nın sahip olduğu topraklara denk olduğunu vurguladı. Çanakkale’de “Çeyrek milyon insanımıza bedel parlak bir zafer elde edildi. 1915’te sadece Darü’l Fünun değil pek çok lise mezun vermemiştir. Yetişme çağındaki, ülkenin geleceğini inşa edecek gençlerimiz yitip gitmiştir” diye konuştu. Savaşın sonunda Osmanlı Devleti’nin çöküşüyle, bu devletin hinterlandında bulunan coğrafyanın kan ve gözyaşından hiç kurtulamadığını belirten Beyhan, konuşmasına şöyle devam etti: “20. yüzyılın başlarında Osmanlı Devleti’nin çöküşüyle hinterlandında oluşturulan siyasi coğrafyada; bugün, I. Dünya Savaşı’nın 100. yılında yine savaş vardır; kan, gözyaşı ve ızdırap vardır. Savaşların neticesini belirleyen güçtür; barışın ve huzurun teminatı da güçtür, kuvvettir. Bilgi üretiyorsanız, teknolojik gelişmelere de öncülük edersiniz. Dolayısıyla gücü elinizde bulundurursunuz. Kuvvet ve kudret; vatanın ve milletin geleceği için gereklidir; âkil ve âdil devlet adamları elinde aynı zamanda barışın ve huzurun teminatıdır.”
“Çanakkale Dünyanın En Büyük Müzesi”
Azerbaycan Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Yakup Mahmudov, karışık, karıştırılmış dünyamızda bu tür konferanslara büyük ihtiyaç duyulduğunu söyledi. I. Dünya Savaşı tarihinin amansızca tahrif edildiğini savunan Mahmudov, bu muhaberenin Türk dünyası ve Türk İslam devletleri için neticeleri kenarda kalmıştır dedi. Mahmudov, “Çanakkale Savaşları büyük devletlerin kafalarında yaşattığı büyük fikirleri çürütmüş düşmana boğazdan geçit vermemiş özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin yegane örneğidir” ifadelerini kullandı. Çanakkale topraklarının dünyanın en büyük müzesi olduğunu belirten Mahmudov, “Bu topraklar dünyanın en büyük müzesidir. Bu müzeyi dünyanın her yerinden gelip seyreylesinler. Ve Çanakkale Savaşlarının tarihini araştıranlar görsünler ki buraya büyük devletler dünyanın her tarafından sıradan insanları asker olarak yürütmüşlerdir” şeklinde konuşmasına devam etti. Çanakkale Savaşı’nın kendisi açısından bir ibret dersi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Mahmudov, “Bu dersin manası bundan ibarettir ki ne kadar güçlü olursan ol, ne kadar güçlü silahlara sahip olursan ol, ne kadar büyük kuvvetlerle birleşirsen birleş, halkın özgürlük ruhunu, galip gelme aşkını, vatan aşkını bitiremezsin. O yaşayacaktır” değerlendirmesinde bulundu. Savaşın insanlık için bir felaket olduğunu anlatan Prof. Dr. Yakup Mahmudov, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çanakkale’de yarım milyon insan yitirildi. Bu kayıplar Avustralya’dan olsun dünyanın neresinden olursa olsun, insanlık için bir felakettir. Aziz dostlar, aziz kardeşler, bu felaketin başka sahifeleri de var. Türk devletçiliğini aradan kaldırmak istiyorlardı. Ama Türk halkı ayağa kalktı. Atatürk ayağa kalktı. İstiklal savaşına başladı. Ve Türk halkı en muasır Cumhuriyeti yarattı”
“Tarihimizin Çok Önemli Zaferi”
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer, üniversite olarak Çanakkale Zaferi’nin yüzüncü yılında, zaferin çeşitli yönleriyle tartışıldığı kongreye ev sahipliği yapmaktan gurur duyduklarını belirtti. Çanakkale Zaferi’nin “tarihimizin çok önemli zaferlerinden birisi” olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Acer, “Yüzyıl sonra bu zaferi hala unutmuyor olmak bizim toplumumuzun, bu vatan için bu ülke için canlarını feda etmiş insanlara ne kadar minnet duyduğunu göstermesi açısından da çok önemlidir” şeklinde konuştu. Acer, “Şüphesiz ki Çanakkale Savaşına ya da bizim dışımızda söylendiği gibi Gelibolu Savaşlarına yaklaşım biraz farklılaştırılmalı. Biz sadece savaşın nasıl olduğuyla ilgilenir olduk. Ancak aslında bu bakış açısıyla kaçırdığımız çok önemli çok değerli şeyler var. Onların tek tek vurgulanması, bilimsel olarak çalışılması çok önemlidir.” değerlendirmesini yaptı. Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’nda tarihinin en zayıf olduğu noktasında olduğunu aktaran Prof. Dr. Acer, “Zor şartlarda düşünün ki yüzbinlerce askerimizi organize edip küçücük bir yarımadayı yüzbinlerce askere karşı savunabilmeyi başarmış bir yönetim anlayışından bahsediyoruz. Bu öylesine söylenip geçilebilecek bir şey değil. Bu bizim devlet yönetimi açısından ne kadar büyük bir tecrübeye sahip olduğumuzu ne kadar zor şartlarda ne büyük şeyler başarabildiğimizi gösterir bir şeydir.” şeklinde konuştu.
“Yüz Yıl Sonra Oluşan Dostluğu Görmek Sevindirici”
Kongrede konuşan Avustralya Konsolosu Nicholas Sergi ise Çanakkale’ye savaşmaya gelen Avustralya askerlerinin ardından geçen yüz yılın sonunda bu topraklarda barışın konuşuluyor olmasından, bugün bilimsel toplantılarla Avustralya, İngiltere, Azerbaycan’dan gelen dostlarla burada buluşmuş olmaktan dolayı mutluluk duyuyorum. Bugün buraya dünyanın her yerinden gelen konuklarla yüz yıl sonra oluşan dostluğu görmek çok sevindirici dedi.
Sempozyumda sunulan bildiriler kısa sürede kitap haline getirilerek kamuoyunun bilgisine sunulacaktır.