Uygarlık ve Çağdaşlaşma
27 Haziran 2023
Uygarlığın tanımı
Uygarlığın ne olduğunu başka başka tanımlayanlar vardır. Bence uygarlığı, kültürden ayırmak güçtür ve gereksizdir. Bu görüşümü açıklamak için kültür ne demektir tanımlayayım: Bir insan topluluğunun; a- Devlet hayatında, b-Fikir hayatında yani bilimde, sosyolojide ve güzel sanatlarda, c- Ekonomik hayatta yani tarımda, sanatta, ticarette kara, deniz ve havaya ait ulaşım işlerinde yapabildiği şeylerin bileşkesidir. Bir milletin uygarlığı denildiği zaman, kültür adı altında saydığımız üç çeşit etkenlik bileşkesinin dışında ve başka bir şey olamayacağını zannederim. Şüphesiz her insan topluluğunun kültürü, yani uygarlık derecesi bir olamaz. Bu farklar, devlet, fikir, ekonomik hayatların her birinde ayrı ayrı göze çarptığı gibi bu fark, üçünün bileşkesi üzerinde de görünür. Önemli olan bileşkeler üzerindeki farktır. Yüksek bir kültür, onun sahibi olan millette kalmaz, diğer milletlerde de etkisini gösterir, büyük kınaları içine alır. Belki bu itibarla olacak, bazı milletler yüksek ve kapsamlı kültüre, uygarlık diyorlar. Avrupa uygarlığı, şimdiki çağ uygarlığı gibi.
1930 (Afetinan, Atatürk Hakkında H.B., s. 267)
Uygarlık demek, af ve hoşgörü demektir.
(Hasan Rıza Soyak, Fotoğraflarla Atatürk ve Atatürk’ün Hususiyetleri, 1965, s. 29)
Uygarlık ve yetenek
Zulüm, uygarlıkla uyuşamaz. Yeteneksizlik de affa lâyık bir şey olamaz. Çünkü, milletler işgal ettikleri toprağın gerçek sahibi olmakla beraber insanlığın vekilleri olarak da o toprakta bulunurlar. O toprağın servet kaynaklarından hem kendileri yararlanırlar ve dolayısıyla bütün insanlığı yararlandırmakla görevlidirler. Bu ilkeye göre, bundan âciz olan milletlerin yaşama ve bağımsızlık hakkına lâyık olamaması
gerekir. 1920 (Nutuk III, s. 1182)
Uygarlığın gücü
Uygarlığın coşkun seli karşısında direnme boşunadır ve o, dalgınlar ve söz dinlemeyenler hakkında çok amansızdır. Dağları delen, göklerde uçan, göze görünmeyen zerrelerden yıldızlara kadar her şeyi gören, aydınlatan, inceleyen uygarlığın kudret ve yüksekliği karşısında, Ortaçağ’a ait düşünüş biçimleriyle, ilkel hurafelerle yürümeye çalışan milletler, yok olmaya veya hiç olmazsa tutsak ve aşağı olmaya mahkûmdurlar. Halbuki Türkiye Cumhuriyeti halkı, yenileşen ve olgun bir kitle olarak sonsuza dek yaşamaya karar vermiş,
tutsaklık zincirlerini ise tarihte görülmemiş kahramanlıklarla parça parça etmiştir.
1925 (Mustafa Selim İmece,Atatürk’ün Ş.D.K. ve İS., s. 47)
Uygarlaşma ve önemi
Benim görüşüm o idi ki ve daima o oldu ki, dünyada insan diye yaşamak isteyenler, insan olmak niteliklerini ve kudretini kendilerinde görmelidirler. Bu uğurda her türlü özveriye razı olmalıdırlar. Yoksa, hiçbir uygar millet, onları kendi sırasında ve safında görmek istemez.
1926 (Fatih Rıfkı Atay, Atatürk’ün BA., s. 99-100)
Bilirsiniz ki dünyada her milletin varlığı, değeri, özgürlük ve bağımsızlık hakkı, sahip olduğu ve yapacağı uygar eserlerle orantılıdır. Uygar eser meydana getirmek yeteneğinden mahrum olan milletler, özgürlük ve bağımsızlıklarından soyunmaya mahkûmdurlar. Uygarlık yolunda yürümek ve başarılı olmak, yaşamın şartıdır. Bu yol üzerinde ileri değil, geriye bakmak bilgisizliği ve dikkatsizliği gösterenler, genel uygarlığın coşkun seli altında boğulmaya mahkûmdurlar. 1924 (Atatürk’ün B. N., s. 85)
Uygarlık yolunda başarı, yenileşmeye bağlıdır. Sosyal yaşamda, ekonomik yaşamda, bilim ve teknoloji alanında başarılı olmak için tek gelişme ve ilerleme yolu budur. Hayat ve yaşayışa hâkim olan hükümlerin zaman ile değişme, gelişme ve yenilenmesi zorunludur. Uygarlığın buluşları, tekniğin harikaları, dünyayı değişiklikten değişikliğe sürüklediği bir dönemde yüzyıllık köhne düşünüş biçimleriyle, geçmişe düşkünlükle varlığın korunması mümkün değildir. Uygarlıktan söz ederken şunu da kesinlikle söylemeliyim ki, uygarlığın esası, ilerleme ve kuvvetin temeli aile haya-tındadır. Bu hayatta fenalık, muhakkak sosyal, ekonomik, siyasî güçsüzlüğe sebep olur. Aileyi oluşturan kadın ve erkek unsurların doğal haklarına sahip olmaları, aile görevlerini yürütmeye yetenekli bulunmaları gerekir.
1924 (Atatürk’ün B.N., s. 85)
Efendiler! Milletimiz bundan sonraki çalışmasında da
başarılı olabilmek için, millî amacını bütün açıklık ve kesinlikle, bütün vatandaşların gözünde ve vicdanında bütün parlaklığı ile belirlemiş bulunuyor. İsterseniz benim burada amaç dediğim şeyi, siz milletin ülküsü olarak isimlendiriniz. Fakat bu unvanı verirken dikkat ediniz ki, hayalî bir anlama kendimizi kaptırmayalım. Efendiler, milletimizin amacı, milletimizin ülküsü bütün cihanda tam anlamıyla uygar bir toplum olmaktır.
1924 (Atatürk’ün S.D.II, s.181)
Yeni, daima yeni şeylerden ve insanların uygarlık yolunda ilerlemelerinden söz edelim. Bu bize gelecek için hız ve kuvvet verecektir. Hepinize öğüdüm budur.
(Afetinan, M. K. Atatürk’ten Y., s.9)
Biz, kendi benliğimiz içinde ve kendi mizaç ve karakterimizle ilerliyoruz ve ilerleyeceğiz.
1921 (Atatürk’ün S.D. I, s. 199)
Uygarlık ve aydınların rolü
Bağımsızlığını ve değerini dünyaya tanıtmak özellikleri,yeteneği ve kudreti taşıyan milletlerin, uygarlık yolunda da hızlı ve başarılı adımlarla ilerlemek yetenekleri, kabul olunmak gerekir. Gerçi bir toplumun zamanla kökleşmiş örf ve âdetleri, hisleri ve inanışları önemlidir. Bu nedenle, toplumlar, ön ayak olacak bireyler üzerinde, âdeta emredici ve egemen bir etki gösterirler. Fakat, yaradılıştaki yetenek ve yeterliliği, gelişme ve yükselmeye erişmiş milletler, uygarlığın bugünkü gelişmelerinden yararlanmış ve ilham almış aydın evlâtlarının yönlendirmesi ve rehberliğiyle, geçmişte kaçırdıkları fırsatların doğurduğu gecikmeleri, karşılama çaresini bulmakta gecikmezler. 1928 (Atatürk’ün S.D. il, s. 249)
Ülküyü kafasında daima canlı bulunduranların attığı kuvvetli ve maddî adımlar, esersiz kalmamıştır. Fakat, her adımı kısa ve eksik görmek, her an daha uzun ve art arda esaslı adımlarla ileriye yürümek, bütün vatandaşlarca esas davranış sayıldıkça gereksiz yere harcanan uzun yüzyılların kaybının nispeten az zamanda karşılanmasının mümkün
olacağı görüşündeyim.
1924 (Atatürk’ün S.D. 111, s. 75)
Bugünkü Türk milleti, geçmişin en derin uygarlıklarında kuruculuk iddia eden bu Türk milletinin bugünkü çocukları, açık ve sağlam yolu bulmuşlardır.
1930 (Asım Us, Gördüklerim, Duyduklarım, Duygularım, s. 141)
Türk milleti ve çağdaşlaşma
Memleket kesinlikle çağdaş, uygar ve yepyeni olacaktır. Bizim için bu, hayat davasıdır. Bütün özverimizin faydalı bir sonuç vermesi buna bağlıdır. Türkiye, ya yeni fikirle donatılmış, namuslu bir yönetim olacaktır ve yahut olamayacaktır. Halk ile çok temasım vardır. O saf kitle, bilmezsiniz ne kadar yenilik taraftarıdır. Yapacağımız işlerde hiçbir zaman bu engeller, kesif tabakadan gelmeyecektir. Halk refaha kavuşmuş, bağımsız, zengin olmak istiyor; komşularının refahını gördüğü halde, fakir olmak pek ağırdır. Gerici fikirler besleyenler belli bir sınıfa dayanabileceklerini zannediyorlar. Bu kesinlikle bir kuruntudur, bir zandır. Gelişme yolumuzun önüne dikilmek isteyenleri ezip geçeceğiz. Yenileşme yolunda duracak değiliz. Dünya müthiş bir gelişmeyle ilerliyor. Biz bu uyumun dışında kalabilir miyiz?
1923 (Atatürk’ün S.D. III, s. 72)
Memleketimizi çağdaşlaştırmak istiyoruz. Bütün çalışmamız Türkiye’de çağdaş, bu nedenle batılı bir hükümet oluşturmaktır. Uygarlığa girmek arzu edip de, batıya yönelmemiş millet hangisidir? Bir doğrultuda yürümek kararında olan ve hareketinin, ayağında bağlı zincirlerle güçleştirildiğini gören insan ne yapar? Zincirleri kırar, yürür!
1923 (Atatürk’ün S.D.III, s. 68)
Millet, çağdaş uygarlığın bütün milletlere sağladığı yaşam ve araçları, esasta ve görünüşte aynen ve tamamen gerçekleştirmek kesin kararını vermiştir. Millet yenileşme ve iyileşme alanında gösterdiği çabaların, yüzyıllardan beri olduğu gibi türlü türlü aldatmalar yüzünden bir an dahi duraklamayla karşılaşmasına izin vermemek kesin kararındadır. Yeni Türkiye’nin dünyevî, millî ve ekonomik genel siyasetiyle ifade olunan millî etken hepimizin çalışma yönünü belirlemiş bulunmaktadır ki, bu yolun az zamanda milletimizin yüksek yeteneklerini göstermeye fırsat vereceğine şüphe yoktur. Türk milleti, egemenliğine sahip olduğu bu döneme gelinceye kadar üzüntüsüne ve gerilemesine sebep olan etkenlerin niteliğini anlamıştır. Bu uğursuz etkenlerin her ne şekil ve nitelikte olursa olsun etkinliğini yenilemesine hoşgörülü davranamaz.
1925 (Atatürk’ün S.D.I, s.325)
Türk milletinin gelişmesine yüzyıllardan beri karşı koyan engelleri kaldırmak ve genel hayata çağdaş uygarlığın yasalarını ve araçlarını vermek için harcadığımız çalışmanın, milletin tümünce doğru bulunduğu muhakkaktır.
1926 (Atatürk’ün S.D.I, s. 331-332)
Cihanın gidişinde soylu milletimize yönelen yüksek görevlerin yerine getirilmesine çalışacağız. Bu görevler, uygarlık ve insanlık ailesinde Türk milletinin lâyık olduğu yüksek değer yerini koruma ve yükseltmesine hizmet edecektir. Gerektiğinde vatan için bir tek birey gibi bütün halinde çaba ve karar ile çalışmasını bilen bir millet, elbette büyük geleceğe lâyık ve aday olan bir millettir.
7927 (Atatürk’ün T.T.B.IV, s.536)
İşte topluluğunuzun karşısında bir daha ilân ediyor, bütün milletimin işitmesini sağlamak için, dünyanın işitmesi ve dostun düşmanın duyması için bir daha ifade ediyorumki, milletimin böyle bütün aydın kuvvetinin, milletimin gerçek din adamlarının, milletimdeki bilginlerin aydınlatma ve uyarmasıyla şereflenerek, bütün seyahat ettiğim yerlerde gönül borcu ile, Allah’a minnet ile gördüğüm şekilde, milletin çiftçisiyle, esnafıyla, tüccarıyla, bütün köylüsüyle güvenine eriştikçe ileri, daima ileri, korkusuz ileri yürüyecek, attığım adımların yalnız benim adımlarım olmadığını bilerek,bütün aydın kitlenin, bütün iyiliksever tabakanın, bütün saf ve büyük ruhlu halkın benimle beraber geldiğini bilerek kuvvetle, gayretle, kararlılıkla daima ve daima ileri yürüyeceğim.
1923 (Atatürk’ün S.D.H, s.155)
Memleketimiz içinde uygar düşüncelerin, çağdaş ilerlemelerin zaman kaybetmeksizin yayılması ve gelişmesi gerekir. Bunun için bütün bilim ve teknik erbabının bu hususta çalışmayı bir namus ödevi bilmesi gerekir.
1922 (Atatürk’ün S.D.H, s.44)
Milletimizin lâyık olduğu yüksek uygarlık ve refah düzeyine ulaşmasını alıkoyabilecek hiçbir engel düşünmeye yer bırakılmadığını ve bırakılmayacağını huzurunuzda söylemekle mutluyum.
1937 (Atatürk’ün S.D.I, s. 377)
Bugüne kadar elde ettiğimiz başarı, bize ancak ilerlemeye ve uygarlığa doğru bir yol açmıştır; yoksa ilerleme ve uygarlığa henüz ulaşılmış değildir. Bize ve torunlarımıza düşen görev, bu yol üzerinde tereddütsüz yürümektir.
1923 (Atatürk’ün S.D.I, s. 307)
Gezdiğim ve gördüğüm her yerde millet, bilgisizlik ve bağnazlığa savaş ilânı halindedir. Uygarlık ve yenilik yolunda bir an kaybetmeye izni yoktur. Paslı beyinlerin bilinçsiz sözleri, anîde milletin ortak ve müthiş öfkesiyle bunalmaktadır. Bunu gözlerimle gördüm.
1924 (Atatürk’ün S.D.V, s. 149)
Sosyal ve ekonomik yaşantımız, uygar milletlerin eriştiği derecelere göre düzeltilmelidir.
1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 4.12.1929)
Biz, her görüş açısından uygar insan olmalıyız. Çok acılar gördük. Bunun sebebi, dünyanın durumunu anlamayışımızdır. Fikrimiz, düşüncemiz, tepeden tırnağa kadar uygar olacaktır. Şunun bunun sözüne önem vermeyeceğiz. Bütün Türk ve İslâm âlemine bakın: Düşüncelerini, fikirlerini, uygarlığın emrettiği değişiklik ve ilerlemeye uydurmadıklarından ne büyük felâket ve sıkıntı içindedirler. Bizim de şimdiye kadar geri kalmamız, en nihayet son felâket çamuruna batışımız bundandır. Beş altı yıl içinde kendimizi kurtarmış s ak düşünüş biçimlerimizdeki değişmedendir. Artık duramayız; ne olursa olsun ileri gideceğiz, çünkü bunu yapmak zorundayız! Millet açıkça bilmelidir: Uygarlık öyle kuvvetli bir ateştir ki, ona ilgisiz olanları yakar, yok eder. İçinde bulunduğumuz uygarlık ailesinde lâyık olduğumuz yeri bulacak ve onu koruyacak ve yükselteceğiz. Refah, mutluluk ve insanlık bundadır.
1925 (Mustafa Selim İmece,Atatürk’ün Ş.DK. ve İ. S., s. 18)
Süngü ile, silâhla, kanla elde ettiğimiz zaferden sonra,kültür, bilim, teknik, ekonomi gibi alanlarda zafer kazanmak İçin çalışacağız.
1923 (Atatürk’ün S.D.II, s.135)
İlerlemeyi, yükselmeyi ve yüzyılın gereğini seven ve isteyen seçkin bir halkımız vardır. Türk’e olumlu ve iyi bir şey veriniz; bunu reddetmesi olasılığı yoktur. Fakat düne kadar ona olumsuz ve ezici şeyler verdikten sonra bunun sonuçlarından yine onu suçlu görmek haksızdır, haksızlıktır. Halkın karanlığı aşmak, refaha ve iyiliğe varmak arzusu el ile tutulacak kadar belirgindir. Cumhuriyetin eli bu arzuyu tutmuştur ve bundan dolayı, tarihin daima kutsal saydığı, halkı istediği amaca ulaştıracaktır.
1924 (Raşit Metel, Atatürk ve Donanma 1966, s. 87)
Vatan artık bayındır hale getirilme istiyor, zenginlik ve refah istiyor! Bilim ve bilgi, yüksek uygarlık, özgür fikir ve özgür düşünüş istiyor! Şeref, namus, bağımsızlık, gerçek varlık, vatanın bu isteklerini tam olarak ve hızla yerine getirmek için esaslı ve ciddî bir şekilde çalışmayı emreder.
1924 (Atatürk’ün S.D.II, s. 180)
Devrimin temellerini her gün derinleştirmek, desteklemek gerekir. Birbirimizi aldatmayalım, uygar dünya çok ilerdedir. Buna yetişmek, o uygarlık alanına girmek zorundayız. Bütün boş ve temelsiz sözleri ortadan kaldırmak gerekir. Şapka giyelim mi, giymeyelim mi gibi sözler anlamsızdır. Şapka da giyeceğiz, batının her türlü uygar eserlerini de alacağız. Uygar olmayan insanlar, uygar olanların ayakları altında kalmakla karşı karşıyadır.
1925 (Atatürk’ün S.D. II, s. 223)
Ben, şimdiye kadar millet ve memleket iyiliğine ne gibi atılımlar, devrimler yapmış isem, hep böyle halkımızla görüşüp konuşarak, onların ilgi ve sevgilerinden, gösterdikleri samimiyetten kuvvet ve ilham alarak yaptım. Hedefimiz, amacımız hep millet ve memleketimizin kurtuluşu, mutluluğu ve gelişmesidir. Şimdiye kadar yaptığımız işlerde ve aldığımız kararlarda, bizi aldatan ve millet aleyhine sonuçlanan hiçbir şeyimiz yoktur ve gösterilemez. Milletimizi, en kısa yoldan uygarlığın nimetlerine kavuşturmaya, mutluluğa ve refaha eriştirmeye çalışacağız ve bunu yapmak zorundayız.
1925 (Mustafa Selim İmece, Atatürk’ün ŞDK. ve I. S., s. 39)
Türk milleti, her gün yeniden yeniye ve çok dikkatli incelenmeye değer bir cevherdir. Bugün başlan yüksekte, alınları özgürlük ve uygarlık güneşiyle parlayan Türk milletinin, onun değer ve önemini görmek istemeyenlere yakın bir gelecekte gerçeği, reddi ve inkârı imkânsız bir tarzda itiraf ettireceğine asla şüphe edilmesin ve bütün dünya bilmeli ki, Türk milleti artık, geçmişin bin türlü fenalıkları eseri olarak beyninde yer tutan pası tamamen silmiştir. Gözleri önünde her gün biraz daha fazla yoğunlaştırılmak istenen bulutları, kesinlikle dağıtmıştır. Artık bütün anlamıyla ve bütün çıplaklığıyla gerçeği görüyor ve anlıyor. Bu milleti bütün varlığıyla temas ettiği gerçekten, gerçeğe yürümekten alıkoymak imkân ve ihtimali kalmamıştır. Türk milletini kendi kendini bile anlamaktan alıkoyan seller, setler ortadan kaldırılmıştır, yıkılmıştır ve sürekli olarak ortadan kaldırılacaktır, yıkılacaktır. Kesinlikle millet, tuttuğu yolda hızla, şiddetle yürüyecek ve ne olursa olsun lâyık olduğu mutluluk ve iyi sonuca kavuşacaktır.
1925 (Atatürk’ün S.D.II, 222)
Gerçek insanlık duraksamadan kabul eder ki, Türkiye Cumhuriyeti ve onun bugünkü sahipleri olan Türkler, bütün dünya uygarlık ve insanlığı için bir davranış örneğidir. Yalnız bu kadar değil, Türkler tarihin çok eski dönemlerinde insanlığa yaptıkları kültürel görevleri yeniden, fakat bu sefer daha iyi şekilde yapmaya hazırlanan yüksek bir varlıktır.
1937 (Atatürk’ün T.T.B.N, s. 591)
Batı Uygarlığıyla ilişki
İmparatorluk zamanında sultanın hükümetleri, Türk milletinin Avrupa ile ilişki kurmasına engel olmak için ellerinden geleni yapmışlar ve milletin arzu ve iradesinden uzak ve ayrı olarak devleti yönetmişler ve Türk milletini gelişmenin dışında bırakmışlardır. Biz milliyetçiler, gözleri açık adamlarız. Gözlerimizi her gün daha fazla açmaktayız ve gerek içeride ve gerek dışarıda olup biteni görüyoruz. Milletimizin uygar milletlerle ilişki kurmasını kolaylaştırmak, çıkarlarımız için gereklidir. Bu ilişkinin, yakınlıkların yeniden kurulmasını yalnız arzu etmekle kalmıyoruz; onları geliştirmek için her şey yapıyoruz. Basınla milliyetçi Türkiye’nin yabancı düşmanı olduğu ilân edilirse, büyük bir hata yapılmış ve gerçekten, mevcut olan şeyin tersi iddia edilmiş olur.
1923 (Atatürk’ün S.D. III, s. 65)
Şu bilinsin ki, biz yabancılara karşı herhangi düşmanca bir duygu beslemediğimiz gibi onlarla samimî ilişkilerde bulunmak arzusundayız. Türkler, bütün uygar milletlerin dostlarıdır. Yabancılar memleketimize gelsinler; bize zarar vermemek, özgürlüklerimize güçlükler çıkarmaya çalışmamak şartıyla burada daima iyi kabul göreceklerdir. Amacımız, yeniden yakınlık meydana getirmek, bizi başka milletlere bağlayan ilişkileri artırmaktır. Memleketler çeşitlidir; fakat uygarlık birdir ve bir milletin gelişmesi için de bu tek uygarlığa katılması gerekir. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü, batıya karşı elde ettiği zaferlerden çok gururlanarak, kendisini Avrupa milletlerine bağlayan ilişkileri kestiği gün başlamıştır. Bu, bir hata idi; bunu tekrar etmeyeceğiz.
1923 (Atatürk’ün S.D. III, s. 67-68)
Biz, batı uygarlığını bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz. Onda iyi olarak gördüklerimizi, kendi yapımıza uygun bulduğumuz için, dünya uygarlık düzeyi içinde benimsiyoruz.
(Afetinan, Atatürk Hakkında H.B., s. 176)