Ulaştırma ve Bayındırlık
27 Haziran 2023
Yol ve demiryolu gereksinimi
Memleket yönetiminde, çekinmeksizin, kişisel belirsiz düşüncelerle ne yapılmak arzu ettiğini bilmeyenlere, halkın sağduyusuna başvurmayı öğütlemelidir. Halk, köylüler bana, her yerde iş programını şu iki kelime ile ihtar ettiler: Yol, okul! Hattâ yoldan söz ederlerken yol köylünün kanadıdır, demeleriyle her şeyden evvel ona önem verdikleri anlaşılıyor. Gerçekten, bütün ekonomi birinci kelimenin ve her şey ikinci kelimenin içindedir.
1924 (Atatürk’ün S.D.U, s. 193-194)
Demiryolu ve yol gereksinimi memleketin bütün gereksinimlerinin o kadar başında kendisini hissettirmektedir ki, hiçbir hayal ve teori peşinde aldanmaksızın memleketin kaynakları ve evladıyla işe devam etmek kesinlikle çok gereklidir. Memleket evlâdının ortaklaşa arzu ve inancının böyle olduğunu kendim yakından öğrendim. Milletimizin uygarlık yolunda gelişmesi için bütün devlet kuruluşlarında öngördüğümüz maddî ve manevî bütün önlemler, ancak demiryolları ve yollarla gerçek sonuçlarını verebilir. Uygarlığın bugünkü araçlarını, hatta bugünkü fikir sistemini demiryolu dışında yayabilmek güçtür. Demiryolu refah ve bayındırlık yoludur. Sağlanması ve kullanılması mümkün her yolla ulaştırmayı artırmak, bütün girişimlerimizin üstünde tereddütsüz amacımız olmalıdır.
1924 (Atatürk’ün S.D.I, s.322-323)
Ekonomik yaşamın faaliyet ve canlılığı, ancak ulaşım araçlarının, yolların, trenlerin, limanların durumu ve derecesiyle orantılıdır.
1922 (Atatürk’ün S.D.1, s. 221)
Memleketimizi, demiryollarıyla ve üzerinde otomobiller çalışır düzenli yollarla ağ haline getirmek zorunluğundayız. Çünkü, batının ve dünyanın araçları bunlar oldukça, trenler oldukça bunlara karşı merkepler ve kağnı ile doğal yollar üzerinde yarışa girişmenin imkânı yoktur.
1923 (Atatürk’ün S.D. II, s. 111)
Yolsuzluk, araçsızlık en önemli eksiğimizdir. Bunların temini çok gereklidir. Memlekette yol yoktur. Birçok yerlerde kağnı arabalarıyla deveden başka taşıt araçları yoktur. Mevcut demiryollarının nerede ve ne kadar az olduğunu söylemeye gerek yoktur. Bütün bu işlerde Meclis’in ve elbette Hükümet’in üzerine düşen çok büyük görevler vardır.
1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 8.1.1930)
Doğu illerimizin belli başlı gereksinimi, orta ve batı illerimize demiryollarla bağlanmaktır.
1935 (Atatürk’ün S.D.I, s.369)
Yollarımızı yüzyılın, bugünkü ilerlemelerin gerektirdiği bir eksiksiz duruma eriştirmek gerekir. Ancak bu şekilde memlekette yaygın olan fakirlik ve yoksulluğa çare bulabiliriz.
1923 (Atatürk’ün S.D.11, s. 50)
Memlekette her araçla bir karış fazla demiryolu meydana getirmek, fakat vaziyet her ne olursa olsun bir gün geri kalmamak kuralı milletin gerçek gereksinimine tam olarak uygun olduğu inancındayım.
1924 (Atatürk’ün S.D.I, s.316)
Az zaman içinde memleketimizin önemli merkezlerini demiryollarıyla birbirine bağlamak gerekir. Memlekette gömülü olan maden hazinelerini işletmek gerekir. Ekonomik canlılığın servet haline dönüşmesi için en gerekli şeyler, yollardır, hızlı taşıt araçlarıdır, demiryollarıdır.
1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 3.2.1930)
Demiryolları, bir ülkeyi uygarlık ve refah ışıklarıyla aydınlatan kutsal bir meş’aledir.
1937 (Atatürk’ün S.D.1, S. 383)
Türkiye Hükûmeti’nin belirlediği projeler çerçevesinde kararlaştırılan zamanlar içinde, vatanın bütün bölgeleri çelik raylarla birbirine bağlanacaktır. Bütün vatan, bir demir kütle haline gelecektir. Demiryolları, memleketin tüfekten, toptan daha önemli bir güvenlik silâhıdır. Demiryollarını kullanacak olan Türk milleti, geçmişindeki ilk sanatkârlığının, demirciliğinin eserini tekrar göstermiş olmakla övünç duyacaktır. Demiryolları, Türk milletinin refah ve uygarlık yollarıdır. Türkiye’de ekonomik yaşamın yüksek gelişmeleri ancak demiryollarla olacaktır. Milletin mutluluğu, geleceği bu yollardan geçecektir. Cumhuriyet hükümetinin bu alandaki çok verimli çabası ve çok idealist hareketi takdire değerdir.
1931 (Ayın Tarihi, Cilt: 25, Sayı: 84-85, 1931)
Ekonominin gelişmesinde başlıca gerekli olan yollar, demiryolları, limanlar, kara ve deniz ulaştırma araçları, millî varlığın maddî ve siyasî kan damarlarıdır; refah ve kuvvet aracıdır.
1930 (Afetinan, Atatürk Hakkında H.B., s. 266)
Bu köprüler, her biri başlı başına birer teknik ve sanat eseri olarak yeni kuşaklara Cumhuriyet’in armağan anıtları olacaktır. Demiryollarını iç bölgelere bağlayacak ve bu yolların bir an evvel millî ekonomik kalkınmaya en üst hizmetini temin edecek olan karayolu yapımının, önümüzdeki dönemlerde artırılması ve bir plân içinde genişletilmesi gerekir.
1937 (Atatürk’ün S.D.I, s. 383)
Vatanın bayındır duruma getirilmesi
Bir an için vatan dediğimiz kutsal varlığa genel bir görüşle bakalım. Onun yaşam adına, bayındırlık adına her şereften mahrum bir siyah toprak alanından ibaret bırakılmış olduğunu görürüz. O siyah toprak alanının altında defineler ve üstünde soylu ve kahraman bir millet yaşıyor. İşte biz, bütün bu uzun ve katlanılması güç savaşımları, bu aziz atalar mirasının özgür ve bağımsız sahibi olduğumuzu ve daima olacağımızı kanıtlamak için yapmış bulunuyoruz. Vatanın ve millet bağımsızlığının sorumluluğu adına yapmış bulunuyoruz. Bundan sonraki çalışmalarımızın da temel hedefi, aynı sorumluluğun ve huzur ve güvenliğin temini ve kuvvetlendirilmesi olacaktır.
1923 (Atatürk’ün S.D.I, s. 308)
Zaman kavramını anlamak gerekir. Dünyayı dümdüz zannettikleri zaman, bu görüşte olanlar onun beş, altı bin yılda meydana geldiğini zannetmişlerdir. Halbuki, dünyanın niteliği meydana çıktıktan sonra anlaşıldı ki, dünya beş, altı bin yılda değil, ancak milyonlarca yıl içinde meydana gelebilmiştir. Eksiksiz bir eserin anî bir girişimle oluşması o kadar kolay değildir. Aynı zamanda düşünmek gerekir ki, bu eksiklikler yarım yüzyıllık bir gevşekliğin sonucu olsaydı, belki o kadar düşünmeye gerek yoktu. Fakat bütün bu eksikler, yüzyılların biriktirdiği eksikliklerdir. Bu kuşak, hatta bundan sonraki kuşaklar çok yıllar çalışarak bu eksiklikleri giderebileceklerdir. Her vatandaşın arzu ettiğini yapmayı düşünmek hayal peşinde koşmaktır. Yapılabilecek şey, herkesin arzuları sonucunun ortalaması olabilir.
1931 (Vakit gazetesi, 29. 1. 1931)
Türkiye’nin görünüşü
1937 yılında Diyarbakır’dan ayrılırken yolculuk izlenimleri:
Memleketin on bir il merkez ve çevrelerini gezdim. Bütün bu merkez ve çevrelerdeki Türkleri, babaları, anaları ve çocukları ile gördüm; çok sevindim. Yüksek uygarlık temeline tanık oldum. Madenlerden kurulmuş temeller… Bu açılmış maden ocaklarında profesörleriyle, teknisyenleriyle, işçisiyle, baştan aşağı Türk olan yüksek anlayışlı bir insan topluluğu… Öyle memleket bölgeleri geçtik ki orada kadınlar erkeklerden daha çok sabana yapışmış, elinde çapasıyla Türk’ün rızk oluşturan topraklarını zenginleştirmeye çalışıyor, toprağını seviyor, ona gönülden bağlıdır. Bütün bu insanlar, Türkiye Cumhuriyeti zengin, kuvvetli ve görkemli olsun diye kendi rızkının fazlasını seve seve, tereddütsüz,büyük bir özveriyle devlet hazinesine veriyor. Bütün gördüklerimizi bu kısa ifade içinde toplamak mümkün değildir. Türk olsun veya olmasın, bu Türk topluluğu içinde az çok gezen, dolaşan, inceleyen her akıllı insanın, kendini bütün dünyaya büyüklük saçan kuvvetli ve soylu bir varlığın içinde duymamak imkânı yoktur. Böyle duymayan bilinçsizler bir tarafa bırakılınca, gerçek insanlık, tereddütsüz kabul eder ki, Türkiye Cumhuriyeti ve onun bugünkü sahipleri olan Türkler, bütün dünya uygarlık ve insanlığı için benzemeye çalışılacak bir örnektir. Yalnız bu kadar değil, Türkler tarihin çok eski dönemlerinde insanlığa karşı yaptıkları kültürel görevleri, yeniden ve fakat bu kez daha üstün şekilde yapmaya hazırlanan yüksek bir varlıktır.
1937 (Kadri Kemal Kop, Atatürk Diyarbakır’da, s. 98)