Atatürk Merkezi Başkanlığı Yeni Eserler Yayımladı.
YUNUS NADİ hk.
Dr. Ferhat EROĞLU tarafından kaleme alınan “Yunus Nadi” adlı eser, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı yayınları arasındaki yerini aldı.
Osmanlı’nın son döneminde çözülme ve çöküş ortamının buhranlarına tanık olan, bu dönemde yetişip, bu dönemde kamuoyu önüne çıkan ve gündemlerinde rahatlığı neredeyse hiç göremeyen aydınların ortak özelliği, yaşamlarının arayış telaşıyla geçmesidir. “Yunus Nadi Abdülhamit karşıtıdır, Yunus Nadi İttihatçıdır, Yunus Nadi Talatçıdır, Yunus Nadi Osmanlıcıdır, Yunus Nadi Türkçüdür, Yunus Nadi İslamcılığa selam gönderir, Yunus Nadi Wilson’a mektup yazar, Yunus Nadi ulusal kurtuluşçudur, Yunus Nadi sosyalisttir, Yunus Nadi Cumhuriyetçidir, Yunus Nadi Batıcıdır, Yunus Nadi anti-emperyalisttir, Yunus Nadi Kemalisttir…” Bu geçişler, o dönem aydınının hayattaki yenilgiler sonrasında yenilgilerden doğan ümitlere yöneldiğine, arayışa işaret eder ve uzaktan bakıldığında bütün savrulmalara rağmen kimi konularda hep tutarlı olduğunu da gösterir. Bu eser, bütün bu savrulmalar arasından tutarlılıklarla çıkmış ve en ümitsiz anlarla en coşkulu anları hayatın içinde arka arkaya defalarca yaşamış bir insanın hayat yolculuğudur.
Türk Kurtuluş Savaşı İçinde Gediz Taarruzu (24 Ekim 1920-6 Ocak 1921) adlı eser:
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki Atatürk Araştırma Merkezi, yayınlarına Gül Buse HOŞGÖR tarafından kaleme alınan “Türk Kurtuluş Savaşı İçinde Gediz Taarruzu ( 24 EKİM 1920 -6 OCAK 1921) başlıklı eseri de dâhil etti.
24 Ekim 1920 sabahı, iki piyade tümeni ve süvari kuvvetini teşkil eden Kuva-yı Seyyare’den müteşekkil Batı Cephesi Komutanlığına bağlı Ertuğrul Grubu, Gediz’deki 13’üncü Yunan Tümeni’ne taarruz etmiştir. Ali Fuat Paşa’nın taarruz için topladığı bu kuvvetler, Gediz’deki Yunan tümenini mağlup edecek güce sahip değildir. Bu nedenle Yunan tümeni mağlup edilememiş, taarruz başarısızlıkla neticelenmiştir. Yaşanan bu gelişmeler çerçevesinde, düzenli orduya bir an önce geçilmesinin önemi ve gereği daha da artmıştır. Nitekim Millî Mücadele giderek tek elden ve tek otorite ile yürütülecektir.
Yazar, Türk Millî Mücadelesindeki özellikle cephelerle ilgili çalışmalarda neredeyse hiç bahsedilmeyen bir konu olarak ele aldığı Gediz Taarruzunun başarısız olduğu varsayımından hareket etmektedir. Ayrıntıları bilinmeyen, düzenli ordunun Kuva-yı Seyyare’yi, Kuva-yı Seyyare’nin düzenli orduyu suçladığı taarruzu, Gnkur. ATASE daire başkanlığı Arşivi’ndeki belgelerin ışığında inceleyerek başarısızlığın hangi tarafa ait olduğunu ve ortak bir sorumluluk varsa bunu da açıklığa kavuşturmayı amaçlamıştır. Arşiv kaynaklarına dayalı çalışma, öncesi ve sonrası ile Gediz Taarruzu hakkında değerli bilgileri okumalarınıza sunmaktadır.