Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Hayattan Ayrılışının 83. Yıl Dönümünde Rahmetle Ve Minnetle Anıyoruz


Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Hayattan Ayrılışının 83. Yıl Dönümünde Rahmetle Ve Minnetle Anıyoruz

29 Haziran 2023

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün 57 yıllık ömrü, büyük bir imparatorluğu çöküşe götüren ve onun yerine  millî bir devletin kurulmasını sağlayan savaşlar, arkasından kurulan yeni devleti muasır medeniyetler  seviyesine çıkarma ülküsü ve azmi uğrunda verdiği mücadele ile geçti. Millî çıkarlar ve devlet işlerinde son derece titiz olan Atatürk, varlığını yüce milletine adamış; yaşamı boyunca kendi sağlığına gerektiği kadar özen göstermemiştir. Nitekim bunun bir sonucu olarak 1937 yılına gelindiğinde yorgunluk belirtileri ortaya çıkmaya başlamıştı. Buna rağmen Atatürk, Cumhurbaşkanlığı görevini aksatmadan yürütmek ve bilhassa kişisel bir meselesi gibi algıladığı Hatay sorununu sonuçlandırmak kararındaydı. Türkiye’nin bu konudaki kesin kararlılığını göstermek için 20 Mayıs’ta Mersin’de askerî birliklerin geçit törenini izlemiş  ve 24 Mayıs’ta Adana’da askerî birlikleri denetlemişti. Ankara’ya döndüğünde ise rahatsızlığı artmıştı.  Deniz havasının kendisine iyi geleceği ümidiyle 26 Mayıs’ta İstanbul’a hareket etti. Ancak artık hastalığının üçüncü evresi başlamıştı ve herhangi bir çare de bulunamamaktaydı. 5 Eylül’de vasiyetini yazdı. Daha önce de bütün taşınmaz mallarını hazineye ve belediyelere bağışlamıştı. Durumu zaman ilerledikçe nazikleşmekteydi.  29 Ekim’de bağrından çıktığı orduya bir mesajla seslendi. Ardından 10 Kasım Perşembe günü saat 9.05’te hayata veda etti.

Atatürk’ün ebediyete intikal ettiği haberi yurt içinde çok büyük bir üzüntü yarattığı gibi dünyada da geniş yankılar buldu. Türkiye’nin millî kahramanının  cenaze namazı 19 Kasım’da kılındıktan sonra naaşı İstanbul’dan Ankara’ya uğurlandı ve 21 Kasım’da düzenlenen bir törenle, Etnografya Müzesinde hazırlanan geçici kabre yerleştirildi. Büyük önderin naaşı daha sonra, 10 Kasım 1953’te Etnografya Müzesinden alınarak ebedî istirahatgâhı olan Anıtkabir’e nakledildi.

Atatürk’ün ebediyete intikali Türkiye’de olduğu kadar dünyanın birçok kesiminde de büyük bir olay olarak algılanmış, insanlığın bir kaybı olarak değerlendirilmiştir. Özellikle esaret altındaki Afrika ve Asya toplumları, onun hayattan ayrılışını kendilerinden bir kahramanın kaybı olarak görmüşlerdir. Hiç şüphesiz bunun sebebi, hayat hikâyesinin ayrıntılarında gizlidir.

Büyük öndere Türk tarihi içinde son derecede seçkin bir yer sağlayan en önemli özelliği kuşkusuz, vatan kurtaran millî bir kahraman olmasıdır. Yurdun dört bir yandan ve hatta içinden amansız saldırılara uğradığı, milletin artık yaşama gücünü tükettiği zannedilen bir dönemde o, korkusuzca ortaya atılarak Türk milletinin bağımsız yaşama arzusuna ve vatan toprağı sevgisine güvenmiş;  Millî Mücadele’yi hiçbir şeyden yılmayan iradesiyle organize etmiştir. O, bitip tükenmeyen enerjisi; ileriyi görme  ve  sezme kabiliyeti; pratik ve berrak zekâsı; hiçbir şeyi tesadüfe bırakmayan kararlı hareketi; üstün komutanlık ve teşkilatçılık özellikleri; hayallere yer vermeyen gerçekçi tutumu; zaman, mekân ve imkân faktörlerini en iyi şekilde birleştirme yeteneği ile Birinci Dünya Savaşı’nın galipleri olan büyük devletlerin istilacı güçlerini, kutsal Anadolu topraklarında boğarak son bağımsız Türk devletini yok olmaktan kurtarmış millî bir kahramandır. Milli Mücadele sürecinde zafer kazanan ordular boğazlara doğru ilerlerken zafer sarhoşluğuna kapılmamış, durulacak yeri ve zamanı isabetle tayin etmiş; barış masasında da gerçekçi ve ılımlı davranmış, toprak isteklerinde ölçülü bir yol tutmuş, buna karşılık “tam bağımsızlığa sahip bir devlet ve homojen bir vatan yaratma” konusu üzerinde de titizlikle durmuştur. Yeni devletin tam bağımsızlığa sahip olması için Lozan’da kapitülasyonların kaldırılmasını sağlamıştır. Yine yüzyıllar boyu devletin iç işlerine yabancıların karışmasına yol açan “Müslüman olmayan azınlıklar meselesi”ni nüfus mübadelesi ile çözüme bağlamıştır. Atatürk bu başarısıyla Anadolu vatanı etrafında birleşmiş, tam bağımsızlığa sahip, yeni ve gelişmeye elverişli bir devlet kurmuştur. Onun zafer sonrası gerçekçi davranışı uzun ömürlü, güvene dayalı bir barış döneminin açılmasını sağlamıştır. Bu durum da Türkiye’ye; kalkınmak, gayretini halkının refah ve mutluluğuna yöneltmek, siyasi ve sosyal yapısını çağın gereklerine göre yeniden düzenlemek imkânını vermiştir.

Atatürk, kurduğu devletin sonsuza dek var olabilmesi için gerekli önlemleri de almıştır. “Türk inkılabı” diye isimlendirilen bu tedbirlerle Türk toplumunu bir an önce, mümkün olan hızla, çağın medeniyetinin bir ortağı hâline getirmek amaçlanmıştır. Bunun için ise bilim ve  fen rehber edinilmiştir. Bu sayede  oldukça kısa sayılabilecek bir süre içinde (on beş yıl) yaptığı köklü değişiklerle vatandaşlarının “yeni ve geniş ufuklara” yönelmelerini sağlamıştır.

Gerçekleştirilen inkılaplar ile millî kimliğin daha çok belirginleşmesi, Türk kültürünün halk kaynağından beslenerek “kendi öz değer ve özellikleri” ile çağdaş medeniyet içinde layık olduğu yeri alması amacıyla Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Ankara’da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesini kurmuş, Halkevlerini harekete geçirmiştir. Atatürk’ün tarih araştırmalarına verdiği önemin bir sonucu olarak “vatan ile üzerinde yaşayan millet arasında bağlantı fikri”, Türk halkı arasında yerleşmiş ve bir “Anadolu vatanı” fikri Cumhuriyet kuşaklarını aynı yörüngede birleştiren bağlayıcı temel unsurlardan biri hâline gelmiştir.

Sonuçta günümüzün ve geleceğin bölgesel gücü olan Türkiye, bu gelişimin bir eseridir.

Atatürk’ün millî bağımsızlık ve çağdaşlaşma önderi olarak süper devletlere ve onların destekledikleri uydularına karşı elde ettiği inanılmaz başarılar Latin Amerika’dan Uzak Doğu’ya kadar uzanan bir alanda heyecanla, tutkuyla izlenmiştir. Onun parlak başarıları sadece Türkiye için paha biçilmez bir değer olmakla kalmamış; özellikle bağımsızlık özlemi içinde bulunan veya gelişmekte olan ülkeler için bir ümit ışığı, değerli bir ilham kaynağı hâline gelmiştir.

Bu inançla, bütün varlığını yüce milletine adamış olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete intikalinin 83. yıl dönümünde saygı, minnet ve rahmetle anıyoruz.

Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı